Snippet

3 Ekim 2011 Pazartesi

Röportaj : Kaan Kavuşan / Yıkıma Giden Adam

Klasik Futbol blogunu ilk keşfettiğimde (takriben 1,5 yıl önce) "Aha tam da benim aradığım blog" demiştim. Klasik maçlara ve futbolculara oldukça ilgili olan biri olarak, içeriğini çok beğenmiştim blogun. Kurucusu Kaan Kavuşan'ı  da Twitter'a girdikten sonra tanımaya başladım. Galiba, FM hakkında bir şey önerdiğimde o da beni follow etmiş diye tahmin ediyorum. Daha sonra Clint Eastwood ve sinema alanındaki ortak noktalarımızla kanım kaynadı. Film önerisi almak istediğim zaman başvurduğum ilk mercidir kendisi. Sanal alemde sözüne en çok itibar ettiğim bloggerlardan biridir aynı zamanda. Sadece futbol değil, müzik,sinema ve kitap gibi alanlarda kendini yetiştirmiş, entellektüel bir birey. Zaten YıkımaGidenAdam adlı bogunda  ve  en son Blogger arkadaşlarıyla kurduğu Moon Station Z adlı yeni blogunda bu yönünü fazlasıyla göreceksiniz. Ancak bu röportajı yapmak için çok uğraştığımızı söylemeliyim!! Hehe, şaka :) Sağolsun kırmadı hiç, tek bir mail ile hallettik. Biraz klişe biraz da kendisi için özel sorularla işte Kaan Kavuşan röportajı:

- Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkürler,umarım keyifli bir sohbet olur okurlar için.
- Ne demek, röportaj yapmaya layık gördüğünüz için ben teşekkür ederim.

- Bize biraz kendini tanıtır  mısın? Nerede doğdun büyüdün, okul hayatın, hangi üniversitede okudun?

- Göçmen bir aileyiz. Yugoslavya’dan gelmeyiz. Bugün Makedonya oluyor tabi.  İstanbul’da doğdum, büyüdüm ve yaşamaya devam ediyorum. Okul hayatımda askerdeki “ne fazla sivril, ne de pısırık ol” kuralını işletmişimdir. Daha güzel bir öğrenme yolu yok bence. Daha çok dinlemek, daha az konuşmak gerek öğrenmek için. Trakya Üniversitesi Radyo TV bölümü mezunuyum.



- Futboldan giriş yapalım konuya. Nasıl Fenerbahçeli olduğunu açıklar mısın, özel bir sebebi var mıdır?


- Tabii ki önce babam yüzünden. Türkiye’de babanın tuttuğu takımı tutmamak büyük cesaret ister. Ama ilk hatırladığım maç 103 gollük maçtır mesela. Turan golü attığı anda evdeki sevinç Fenerbahçe’yi tutmamın büyük sebebidir. Tabi daha sonra ilkokulda cayabilirdim, çünkü Fenerbahçe 6 senelik şampiyonluk orucuna girmişti. Ama takım kana karıştı mı zor oluyor caymak. Turan’ın golünü hatırlayarak, en büyük olduğuna inanarak geçirdiğin müthiş seneyi boşa çıkaramazsın sonuçta. Taraftarlık da bu sanırım.


- Futbol hakkında blog yazıp bir çeşit futbola emek veren biri olarak, futbol senin için ne ifade eder?


- Futbol her gün konuştuğum, tartıştığım, bir teknik direktörmüşçesine taktikler ürettiğim, bir başkanmışçasına kafamda transferler yaptığım bir şey. Her gün hayatımın içinde olduğuna göre önemli bir şey olsa gerek.



- Peki Klasik Futbol'a olan merakının temeli neye dayanıyor?



- Futbolun hikayelerini seviyorum. Karakteristik bir şey sanırsam. Ananemin masalları, dedemin hikayeleri derken bir baktım ki, babam da Cruijff’u anlatıyor bana. Ee tabi bu hikayeler, beni klasik futbola itiyor.



- Çok fazla klasik maç izlemiş biri olarak, günümüz futbolu ile klasik futbol arasındaki en belirgin farklar sence nedir ve bu farklılıkların oluşmasındaki en büyük etken nedir?



- Belirgin farklar, presin olağan üstü artması. Bu çok sıkıntı değil, dinamizm iyidir. Fakat yetenek yerine, alan daraltmacı oyunun tercih edilmesi kötü. Günümüz futbolu tabiî ki daha tempolu. Geçmişte bu tempoyu kurabilen sınırlı takım var. Brezilya 82, Hollanda 74 ve 78, Arjantin 78, 70’ler Ajax ve Bayern, son olarak Milan 88-92 arası kadro. O günlerden bugüne çok da değişim var tabi. Bu daha defansif ve oynatmamaya yönelik oyunun artış sebebi kısaca futbolun endüstriyelleşmesi ile birlikte kazanma zorunluluğun artması, maddi gelirlerin bu yüzden  dengesiz dağılarak, kulüpleri zor durumda bırakması ve antrenörlerin bu düzende büyüklerin sınırsız gibi görünen imkanlarıyla baş edemeyip, sadece onları geri püskürtmeyi kendilerine hedef seçmeleri. Tabi risk alıp kazanmak istediklerinde ve kaybettiklerinde, artık işleri geçmişe göre daha büyük tehlikede.


- Bir sürü blogger türedi artık (bizim gibi:), bu kadar blog arasında özellikle takip ettiğin bloklar ve takip etme nedenlerin?

- İnan çok blog var takip ettiğim. Chao Grey (doğru futbol anlayışı yüzünden), Stalker blog (futbolun içindeki siyasete dokunma korkusu sıfır olduğundan), lappappa blog  (sırf başlık politikası yüzünden bile takip edilir), Flying Dutchman (yazım stilini seviyorum),  YSİ blog (futbol romantizmi ile fanatik taraftarlığı karıştırmadığı için), Di Massimo Talento (Fenerbahçe’ye doğru bakan bir blog olduğu için), Basit Oyna (Benim gibi Cruijffista olduğu için), Noat Samisa (analiz okumak istediğimde), Stereotype Ball (Klasik Futbol haricindeki tek Türkçe klasik içerik), Fever Pitch ve aslında daha çok da var. İlk aklıma gelenler bunlar. Futbol dışı Moon Station Z’te yazıyoruz bir de. (Ben, fever pitch’ten mcanmutlu, stalker’dan stalker, ve lappappa)


- FB dışında sempati duyduğun takımlar hangileridir? Hem şimdikilerden hem de klasik futbol'dan sevdiğin teknik adamlar ve futbolcular,varsa nedenleri?


- Milan Avrupa’da değişmez takımımdır. Küçüklüğümün kahramanlarıydılar. Gullit, Van Basten, Rijkaard, Saviçeviç, Donadoni… Daha sonra da hep ayrı ilgiyle takip etmişimdir. İngiltere’den Liverpool, İspanya’dan Barcelona  (gerçi Atletico’yu da severim), Fransa’dan Marsilya ve Almanya’dan Bayern diğer takip ettiklerim. Bir de eski halinde olmasını hasretle dilediğim Ajax var.


- Klasikleşmiş oyunculardan Johan Cruijff (her şeyiyle), Puskas (müthiş tekniği ve şutları ile), Maradona (o sokak çocuğu yeteneğiyle), Rensenbrink (seri çalımlarıyla), Socrates (profesör zekasındaki oyunu ile) ve Brian Laudrup (hız-teknik-zeka saç ayağı dengesi ile) çok sevdiğim oyuncular. Günümüzdense Messi’yi zaten herkes takdir ediyor, ben de ediyorum tabi. Ama Kuyt, Robben, Gerrard ve Falcao’yu özellikle seviyorum

- Peki , gelecekte dünya futboluna damga vurmasını beklediğin futbolcular kimlerdir?



- Juan Manuel İturbe ve Adrian luna. Luna frikikleriyle ve top hakimiyetiyle, İturbe Messivari sürati ve seri çalımlarıyla büyük yıldız olacaktır.



- Spor yapar mısın?

- Futbol oynamayı seviyorum tabi. Halı sahalarda top tepiyoruz ortam müsait oldukça. Bu yaz basket de oynadım oldukça.

- Kitap, müzik ve özellikle de sinemaya olan ilgini izah eder misin? Sana göre kitap okumak insanda neleri değiştirir, sinema'ya olan ilginin sebebi ve hangi tür müziklerden hoşlanırsın?

- Hepsi genel kültürün dikte ettiği güzel şeyler. Bir insanın en büyük amacının entellektüel olmak olması gerektiğini düşünüyorum. Biz de her ne kadar dalga geçilse de. Tabi bunun ötesinde zevkli şeyler de. Sinema ve müzikten zevk almayan insan çok azdır. Kitap ise zaman istiyor ve bizde pek tercih edilmiyor ama okunan her doğru kitap bir şey kazandırır insana. Faust’u da okusan, Lenin’i de okusan, Philip K. Dick’i de okusan hayat görüşüne doğru gelen, hep hissettiğin ama adını koymadığın bazı şeyleri bulabiliyorsun. Bu çok şey değiştiriyor. Düşünce jimnastiği de  önemli, düşünme alışkanlığı kazanmak da. Kitap bunun en güzel yolu. Hatta okumak bir oyuncunun futbolunu dahi geliştirebilecek derecede önemli.


- Sevdiğim müzik türü rock ana başlığında. Rock ve punk severim. Brütal vokal olmadıkça metali de dinlerim. cCc Iron Maiden cCc



- Hangi tür film ve hangi tür kitapları daha çok tercih edersin? Okurlara tavsiye edeceğin kitap ya da filmler nelerdir?



- Filmde tercihim western ve bilimkurgu. Kitapta ise öncelikle bilimkurgu. Sonrası fark etmiyor, ilgimi çekecek her konuyu okuyabiliyorum. Film önerilerim, The Good , The Bad and The Ugly, Blade Runner, 2001: A Space Odyssey,  Mystic River, Pulp Fiction ve de Nuovo Cinema Paradiso. Aslında çok daha fazla yazabilirim, yer yetmez.



- En son okuduğun kitap,en son izlediğin film?


- Şu an Philip K. Dick’ten Karanlığı Taramak’ı okuyorum ve son izlediğim film The Tree of Life. (Güzel filmdi, bu da izlenebilir)



- Fırsat verilse sinemanın içinde aktif olarak rol almak ister miydin? İsteseydin neresinde olmak isterdin?



- İsterdim. Aslına bakarsan dizi setinde bulunmuştum ama şartları çok ağırdı. İnsanlar yirmi dört saat çalışıyor 12 saat dinleniyor sonra yine 16-17 saatlik mesailerine başlıyorlardı. Yönetmenlik ve oyunculuk… ikisini de isterdim. Ama teknik elemanlık, bu çalışma saatleriyle zor.



- Büyük bir Clint hayranısın aynı zamanda da Cruijff. Olur ya birgün Clint seni yeni filminin galası için sana yanından yer ayırsa, tesadüfe bak aynı gece Cruijf da "gel beraber bir şampiyonlar ligi finali izleyelim locadan" dese , hangisini tercih ederdin?



- Çok zor soru. Clint’in yaş büyük Allah gecinden versin. Clint olurdu herhâlde, daha iyi bir dinleyici. Cruijff sürekli fikirlerini anlatırdı. Gerçi onu da dinlemek zevk. Çok zor soru. Tam karar veremedim yine de.



- Sinema tarihinde, izlediğin bütün filmlerde seni en çok sürükleyen karakter ve en çok yerinde olmak istediğin karakter?


- Clint Eastwood’un İyi Kötü ve Çirkin’deki karakteri Sarışın en sürükleyicisi. Kim yerinde olmak isterdim… Bu da zor soru.  Dr. Emett Brown olabilir. Geçmişe,  geleceğe yolculuk güzel. Kafası da Marty’ye oranla rahat. Tamamdır, Geleceğe Dönüşten, Dr. Emett Brown.


- Blogdaki yazılarından anladığım, kendini kişisel olarak çok iyi geliştirdiğin yönünde. Kültürel konulardan tut da siyasete kadar birçok konuda bilgi birikimine sahipsin. Bu seviyeye gelebilmek için neler yaptın, kişisel gelişim kitaplarından faydalandın mı ya da inanır mısın bu kitaplara?



- Hayatta en inanmadığım şeylerin başında kişisel gelişim kitapları gelir. Çünkü bu kitaplar size kesin hatlarla şöyle yap, böyle yap diye anlatırlar. Kendi doğruları satış stratejileri yüzünden de kesindir. Ama hayatta hiçbir şey kesin değildir. En güzeli edebi değeri olan eserleri okumak, izlemek ve dinlemek.  Anlamaya çalışmak, anlamadığın yeri araştırmak. İyi bir edebi eserden, müthiş bir hayat görüşü yakalayabilirsin.



- Entellektüelliğin tanımı sence nedir?


- Entellektüelite beynini sınırsız bilgiye açmaktır. Tabi entellektüel olma iddiasındaki insan bu bilgileri iyi süzgeçlerden geçirmek zorunda. Hem bilgiyi alırken, hem de bilgiyi aldıktan sonra. Çünkü zaman sınırlı ve çok değerli. Yani dünya üzerinde en yararsız bilgileri öğrenmektense, yararlı bilgilere ulaşmak önemli. Bu kadar eleminasyon yapsa bile insan beyni için bilgi hâlâ sınırsız gibi.


- Yaşamın boyunca ilham aldığın, olaylara ve hayata bakış açını değiştiren ya da genişleten rol modeller var mıdır?

- Johan Cruijff sürekli sorumluluk alarak tanrılaşmış bir hayat kurgusu (futbolda tabi) sergilemesi nedeniyle (gerekli olduğunda bozuk olanı yıkmayı bilmek önemli), Clint Eastwood (dışarıdan sana nasıl rol biçerlerse biçsinler aslında görünenin çok ötesinde bir insan olabileceğini göstermesi nedeniyle).



- Özel hayatında nasıl bir adamsın? (Kıl olurum bu soruya ama belki cevaplamak istersin diye sordum,  yoksa önemli değil)

- Kendini anlatmayı fazla sevmeyen bir adamım.  Kısa geçeyim: düzgün bir insan olmaya çalışan, kültürünü geliştirmeye çalışan, bilginin en önemli şey olduğuna inanan biriyim.



- Bokunu çıkardığımız ya da çıkarılan Twitter dünyası ile ilgili ne söylemek istersin?

- Evet gerçekten bokunu çıkarıyoruz. Ben son günlerde azalttım ve çok da memnunum. Günümüz geçiyor ve nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Kendimize daha yaratıcı işlerde kullanmak üzere yer açmamız gerek. Twitter geniş mecra tabi, türlü türlü insanla muhatap olmak sıkıcı olabiliyor. Ama oradan kurduğum arkadaşlıklar da yok değil. Ne atılır, satılır yani ama sınır koymanın gerekliliği muhakkak.

- Bilgisayar oyunu oynar mısın? Hangileri?


- Şu sıralar pek oynamıyorum. Fakat geçmişten Sensible Soccer’ı hala açıp oynarım ara sıra. Medieval Total War’ı da seviyorum. Yine CM’den-FM’ye her yıl serinin yeni oyunlarını oynuyoruz tabi. Ama beş sene öncesine göre hepsini çok daha az oynuyorum. Bilim-kurgu hayranı olduğumdan, güzel bir senaryosu olan bilimkurguya da hayır demem ama. Knights Of The Old Republic tarzında.


- Peki bizim gibi yeni yeni yazmaya başlayanlar için tavsiyelerin nelerdir?



- İyi yazmak için iyi de okumak gerek. Yazdığının iki üç katını okumak gerek. Bunun dışında yazarken kendine has bir üslup tutturmak, robotik yazmamak da güzel bana göre. Bunları tavsiye olarak verme hakkını da görmüyorum kendime, zira tavsiye almayı hiç sevmem. Ama aklınızın bir köşesinde, fikir jimnastiği yaparken düşünebilirsiniz.


- Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?


- Blogunuzda başarılar diliyorum. Kim ne derse desin, (benim söylediklerim de dahil hatta) siz bildiğiniz şekilde yazın. Şunu yazın, bunu yazın diye istek yapanlar, onu niye şöyle yazdın bunu niye böyle yazdın diye eleştirecek olanlar vardır. Eleştiri elbette bir düşünülüp, tartılır, ama sonuçta kendi yaptığınız size doğru geliyorsa öyle yapmaya devam edin. Sonuçta kişisel zevkiniz, hatta dini olmayan vaazınız bu.  Saygılar okurlarınıza…

- Tekrar çok teşekkür ediyoruz bu röportaj için.

- Rica ederim, benim için büyük keyifti.

Ayrıca kendisini   http://twitter.com/#!/yikimagidenadam   adresinden takip edebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder