Snippet

17 Aralık 2011 Cumartesi

Orduspor 0 - 2 Galatasaray: Farklı Bir Galibiyet

 Lig uzun bir maratondur ve her derbi Galatasaray ezeli rakibine üç atamaz. Zorlu Trabzon deplasmanından üç golle elini kolunu sallayarak çıkamaz. Selçuk-Melo her maç oyuna hükmedemeyebilir ve Semih Kaya bazen ''Galatasaray'ın Pigue'si'' gibi oynamayabilir. Elmender'in her maç en çok koşan oyuncu olmaması da olası bir durumdur. Kısaca bazı oyuncuların formsuz, zeminin kötü, hakemin berbat olduğu maçlar da olacaktır ve her maçı oyuna hükmederek kazanamazsınız. Bu gibi durumlarda galibiyet almak için takımın 'galibiyet alışkanlığı'nın olması önemli rol oynar. Kimisi, 'İyi takım kötü oynadığı maçları da kazanmak zorundadır.' der bunla ilgili. Adı her ne olursa olsun Galatasaray her geçen hafta bu alışkanlığı daha fazla ediniyor. Nitekim Orduspor maçı galibiyeti de bunun eseri olmuştur.

İlk yirmi dakikası geride kalan maçta, çılız bir gol pozüsyonu dahi bulamıyorken ve gelen ilk pozüsyonda bunu gol yapabiliyorsan takım hayli yol katetmiştir. Yeri geldiğinde kontradan skor üretebiliyorsa takım gol opsiyonlarını arttırmış demektir. Vasat bir oyun ve iki gollü net bir galibiyet Galatasaray'ın artık bazı şeyleri aştığını gösteriyor.

Son olarak ilk yarının bitmesine bir maç kala, Manısaspor maçını da alarak lider bitirmek temennimiz. Umarım tribünleri dolu dolu görürüz, çünkü bu takım bunu çoktan haketti.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Fırtına'dan Aslan Çıktı

 Beşiktaş deplasmanından alınan bir puan, geçen hafta Fenerbahçe derbizindeki ezici oyunla gelen galibiyet ve Trabzonspor galibiyeti ile toplanan yedi puan özgüven açısından çok çok önemliydi. Derbi 11'inin bozulmaması ve üç golle gelen net galibiyet, geçen haftaki galibiyetin ve iyi oyunun tesadüf olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Öncelikle defansif açıdan kendini toparlayan takımımız, çift forvete dönülmesiyle ofansif anlamda da ne kadar etkili olabileceğini gösterdi. Olmadık protestolara maruz kalan Selçuk'un harika golü de geceye renk katan ayrı bir güzellikti.
Bizim açımızdan bir diğer güzel gelişme ise Terim'in genç oyuncularda ısrarcı olması. Son yıllarda Zan-Servet ikilisininden çeken taraftarın Semih Kaya'ya sımsıkı sarılması ve onun da bunun karşılığını vermesi çok güzel. Aynı şekilde Emre'nin son iki maçtaki performansı da  zaten Allah vergisi yeteneğinin yanında, kondüsyon ve topsuz alanını geliştirdiğini gösteriyor. Öyle ki dilimizden düşmeyen kanat transferi muhabbetlerini son iki maçtır pek duymuyoruz.

Sırada cuma günü Orduspor deplasmanı ve sonrasında evimizde Manisa maçı var. Kalan maçlardan 6 puan çıkarıp ilk devreyi lider tamamlamak çok uzak değil. Allah nazardan korusun, aynen devam!

6 Aralık 2011 Salı

Yarın Derbi Var !

 Daha bir hafta önceden derbi havasına girilir, fenerli arkadaşlara anlamlı mesajlar çekilir, stada gidemeyenler maçı izleyecekleri mekanı ayarlarlar. Senaryolar çizilir, kafadan 11'ler kurulur ateşli maç muhabbetleri yapılır. Geçmiş maçlardan örnekler verilir, sakin olan takımın kazanacağı söylenir falan filan. Maç günü sabahı itibariyle taraftarlar çok özel bir güne uyanırlar. Saatler dakikaları, dakikalar saniyeleri kovalar. İlk düdük yaklaştıkça kalp atışları da hızlanmaya başlar. İşte bir haftadır taraftarların kendini hazırladığı, ölçüp biçtiği, iddaaya girdiği  Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin başlama vuruşuyla hayat da durur.

Daha son derbiye kadar da durum aynen böyle idi. Hakemler, pozüsyonlar, taraftar, küfürler, kavgalar... Haftalarca gündemde kalır, tartışılırdı. Bazı yönleri hoşumuza gitmese de bu sayılanların hepsi futbolun içinde olan şeylerdi. Ancak 3 Temmuz'da ülke futbolunu saran şike ateşinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tabi ki derbiler de... Fenerbehçe'nin işlediği idda edilen şike suçları sebebiyle çıkacağımız derbi  şikenin gölgesinde kalacaktır. Elbette 'Parçalı-Çubuklu' derbisi izlenecek ama bu kadar soru işareti altında eski derbilerin tadını vermeyeceğine şüphe yok.