Snippet

2 Ekim 2011 Pazar

Ankara'nın Dönüşü Güzel

İlk 4 haftada alınan 7 puan ve oynanan vasat oyun sonrasında özellikle biz taraftarlarca bu maç beklentiler yüksekti. Rakip zor günler geçiren Ankaragücü, ama deplasmanda olması yine de biraz tedirgin ediciydi, zira son 2 yıldaki deplasman karnemiz ortada. Maça takım olarak iyi başladığımızı söyleyebilirim. İlk dakikalarda Rajnoch'un şutunu çok iyi çıkaran Muslera birbakıma maçın da gidişatını değiştirdi. Hemen ardından aynı futbolcunun kendi kalesine attığı gol lig tarihinde attığımız 3000. gol oldu. Nice 3 binlere diyelim.

Özellikle ilk yirmi dakika ayağa çok iyi top oynadık. Belki net pozisyonumuz yoktu ama baskı altındaki ayağa pas oyunumuz gün geçtikçe güzelleşiyor. Bundaki etkin rol tabii ki Selçuk ve Melo'nun. Savunmada Ujfa ve Engin de bu ikiliye destek verince diğer 4 maça oranla daha özgüveni yüksek bir takım görüntüsü verdik. Engin'e ayrı bir paragraf açmak lazım. Ben şahsen orta alanda oynayabileceğine hiç ihtimal vermiyordum. Bizim Trabzonspor'dan bildiğimiz Engin, dikine oynayan, çok sıkışmadıkça pas vermeyen ve agresif tavırlı bir oyuncuydu. Galatasaray'da ise daha paylaşımcı, al-ver oynayan, savunma direnci de olan bir Engin var. Özellikle Kazım'ın olağanüstü golünde, Kazım'ın o fantastik vuruşuna rağmen golün yarısını Engin atmıştır bence. Topu çalıp hiç bekletmeden Riera ile yaptığı ikiye bir ve sonrasında Selçuk'a verdiği pas birinci sınıf bir kontra atak golü izletti bizlere. Kazım da Allah ne verdiyse vurdu.
İlk 20 dakikanın ardından 2-0 ' ın da rahatlığıyla daha rölanti oynayan Galatasaray, oyunda dengeyi kurmaya çalışan da Ankaragücü idi. Ankaragücü daha çok kanatlardan gelmeye çalıştı, özellike de sol kanattan Özgür Çek'le zaman zaman tehlikeli gelse de bu ataklar olgunlaşmadan bitti. Galatasaray'da sağ tarafta Kazım, Es Es maçında olduğu gibi yine çok koştu, takım savunmasına elinden geldiğince yardım etti. Maçın bence Galatasaray adına en etkili oyuncusuydu Kazım. Özgür hücuma çıktığı zamanlar da onun boşalttığı kanadı iyi kullandı. Zaten attığı gol de, Özgür'ün kornerde kaptırdığı top sonucunda oluşan kontradan geldi. Ayrıca zaman zaman Elmander'in yanında ikinci forvet gibi oynadı ve geriden gelen Selçuk ve Riera'ya sağlam bir duvar oldu

İkinci  45 dakikada  topa daha çok sahip olan takım Ankaragücü'ydü ama olgun atak geliştirmekten  çok uzak görüntü verdi Ankara temsilcisi.Topu sürekli kanatlara sıkıştırdılar,Galatasaray da takım olarak iyi kapanınca 
pozisyon üretmekte zorlandılar.Düşünün, takımın en yaratıcı oyuncusu sol bek oynayan Özgür Çek! Galatasaray takım olarak her geçen gün daha iyiye gidiyor. Ancak bu maç kesinlikle ölçü değil. Takım savunması iyi, ama geri dörtlü de hala soru işaretlerim var. Bir tek Ujfa ile olmaz bu iş. Gökhan'ın hatasız gözükmesi Ankaragücü'nün pozisyon üretmekten uzak oyununun bir sonucudur. Rakip forvetler çok yetersizdi. Hücum da ise gollerin dışında genel de ayağa çabuk oynayarak kazandığımız pozisyonlar var. Elmander 2, Selçuk ve Eboue de 1'er pozisyonu harcadılar. Hücum varyasyonları diğer maçlara oranla daha kaliteliydi. Selçuk,Kazım ve Elmander gün geçtikçe daha uyumlu oynuyorlar. Riera da oyun içi sürekliliği kazandığı zaman daha etkili olacaktır. Bu gece en fazla sevindiğim şey de Baros'un gol atması oldu. Kalitesini hiç tartışmam. Bence fizik olarak iyi olduğu zaman bu takımın 1 numaralı forvet oyuncusudur. Umarım en kısa zamanda toparlanır da hücumda daha akıcı bir oyun görürüz. Maçın hakemi Fırat Aydınus da gayet iyi bir maç yönetti. Özet olarak gün geçtikçe iyiye giden bir takım var ortada. Kolay değil geçen yılki travmadan çıkmak. 2-0 ken bile maç gider mi psikolojisine giriyorum inanın. Özgüven ve uyum arttığı sürece futbolun kalitesi de artacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder