Snippet

17 Ekim 2011 Pazartesi

Hatıralar Sardı Dört Bir Yanımı


Yukarıdaki fotoğraf çok şeyleri açıklıyor zaten. Benim gibi Galatasaray'ı 95-96 yıllarından itibaren izleyenler çok iyi bilir. O yılların getirdiği şampiyonluklar,sayısız kupalar ve en önemlisi UEFA Kupası... Hepsinin temelinde yatan şey arkadaşlık,samimiyet,inanç ve azimdi. Fatih Terim'in maç sonrası söylediği gibi, oyunu 11 değil 25 kişi oynamaktı. Bir arkadaşı hata yaptığında hatasını kapamak ve ona hırs yüklemekti. Maç esnasında geride olsa bile, maçın her dakikasını final havasında, sanki hayatının son maçı gibi oynayabilmekti. Takım gol attığında, oluşturulan sevinç yumağının arasında, gol atan oyuncuyu seçememekti. Ve hepsinden de önemlisi, oyuncusuyla, teknik heyetiyle ve taraftarıyla bir bütünün parçaları olabilmekti. Baros'un attığı galibiyet golünden sonra teknik heyetin yaşadığı sevinç, gün geçtikçe daha da sevmeye başladığımız Melo'nun golü o atmışcasına kulübeye koşup Fatih Terim ile kucaklaşmasıdır işte bir takımı başarıya götüren en temel faktör. Aslolan performans değil, aslolan mücadeledir. Nasıl ki Avrupa'ya kök söktürdüğümüz zamanlarda bu takım tek yürek olarak kan pompaladıysa taraftarına, dün akşam da benzer hayati vücut fonksiyonlarını gösterdi bozuk zeminli TT Arena'da. Arena, Sami Yen kokuyordu buram buram adeta. Dört yıldır unuttuğumuz duyguları hissettirdi Fatih'in Fedaileri tüm taraftarına. Uzun zamandır Baros'un golüne sevindiğim kadar hangi gole sevindiğimi hatırlayamıyorum.

Gelelim maç analizine... Aslında böyle bir girişten sonra maç analizi teferruattır. Ama kısaca bahsetmek gerekirse, ayağa dayalı pas oyunumuz her maç daha iyiye gidiyor. Üstelik Bursaspor gibi iyi takım savunması yapan bir ekibe karşı, gayet yüzdeli oynadık. Ancak ceza sahası çevresinde sıkıntılarımız devam ediyor. Net pozisyon bulmakta zorlanıyoruz. Tabii ki Bursaspor'un iyi kapanması da bunda etkili oldu. Üstüne üstlük bir de sahada olmasa da farkında olmayacağım Riera'nın kötü performansı ve Kazım'ın sakatlığı eklenince bütün yük Engin'in üzerine bindi. O da elinden geleni yaptı ve harika bir asistle Johan'a golünü attırdı. İkinci yarıda Engin de sakatlanınca F.Terim ister istemez oyun planını değiştirdi. Geriye yaslandı. O dakikaya kadar kalemize dahi gelemeyen Bursaspor o andan itibaren yüklendi. Net pozisyon bulamasalar da etkili kullandıkları duran toplardan birinde Türk futbolunun yeni yıldızlarından Serdar Aziz'le golü buldu. İşte asıl bundan sonrası önemli olandı. Golü yedikten sonra takımın dağılmaması, sakin kalmayı başarması ve Milan Baros gibi bir golcünün kulübeden gelip galibiyeti getiren golü atması, gol sonrası Hasan Şaş,Ümit Davala ve Fatih Hoca'nın jeneriklik sevinçleri, dahası takıma yeni katılan Ujfalusi ve Melo gibi yabancı ! oyuncuların takıma liderlik etmesi... Her yönüyle iyi yoldayız, doğru yoldayız. Ama unutmamalıyız ki, daha yolun başındayız.

Not: Maçla ilgili Muhammet Gülhan'ın yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder